Dünya tarih boyunca pek çok gelişmeye ve değişime tanık olmuştur. Bu değişimlerin başında da insanların ekonomik evrimi gelmektedir. Avcı ve toplayıcı bir kültürle başlayan bu süreç, gelecekte sermaye topluluklarının devletleşmesiyle süreceğe benziyor. Her şirket faaliyet gösterdiği ekonomide varlığını devam ettirebilmek için kendi savaşını ve bağımsızlık mücadelesini vermek zorunda. Hal böyle olunca iş dünyasının harp eğitimi ile yakından ilgilenmesi gerekiyor. Savaşta elde edilebilecek galibiyetin büyük bir bölümü savaş öncesi hazırlığa, geriye kalan kısmı ise düşmanın hareketlerini tahmin etmeye bağlıdır. Bu nedenle işe, güçlü bir örgüt yapısı ve operasyonel ticari bir anlayış tesis etmekle başlanmalıdır.
İş hayatının kendine özgü kuralları ile savaş anlayışı yeni bir düşünce değildir. Buradaki temel varsayımın referans noktası, şirketler ile ordular arasındaki oldukça fazla olan benzerliklerdir. Bu benzerliklerden hareketle savaşta uygulanan stratejileri, örgütsel amaçları gerçekleştirebilme ve rakipleri bertaraf etmek için kullanma düşüncesi ortaya çıkmıştır. Savaş sanatları ve teknikleri zaferin nasıl kazanılacağının yanı sıra nasıl kaybedileceğini de göstermesi bakımından pek çok işletmenin başarısı için rehber olacak niteliktedir.
İş hayatı ile savaş stratejilerini birleştiren düşüncelerin esin kaynağı Çin’li general Sun Tzu’dur. Sun Tzu, 2500 yıl önce yazdığı savaş sanatı kitabındaki teknikler ile batı dünyasının ilgisini çekmiş ve bu kitaptaki savaş prensipleri iş dünyasına uyarlanmıştır. Sun Tzu felsefesine göre zafer, savaş henüz başlamadan kazanılır. Eğer kendinize olan bir özgüven içinde değilseniz, sizi zafere götürecek olan görevleri yapmakta zorlanırsınız. Burada vurgulanmak istenen amaç ve inanç ilkesidir.
Amaçlarımız bize yapmak isteğimiz şeyin tam olarak ne olduğunu göstermektedir. Yapacaklarımızın kesin ve net olarak bilinmesi, seçtiğimiz hedefe ulaşmadaki stratejik düşüncenin kapılarını açacaktır. Örgüt genelinde tanımlanmış belirli hedeflerin olması ve amaç birliğinin sağlanması, sinerjik etkisi ve motivasyon takviyesi ile başarıya yürüyen bir işletme yapısı oluşturacaktır.
Amaç ile birlikte bulunması gereken en önemli konu inançtır. Eğer başaramayacağınıza dair bir endişeye kapılırsanız kontrolü kaybedersiniz. Çözüme odaklanan bir anlayış yerine, mazeret üreten ve bahane bulan bir düşünce işletme genelinde hakim olur. Bu da sizi yolunuzdan geri çevirecektir. İnanç, ister bireysel ister kurumsal hayat olsun her şeyin başıdır. Başaracağınıza dair inancınız yoksa insanlara ilham veremezsiniz. Problemler baş gösterdiğinde çözüm üretmek yerine bahanelere sarılırsınız. Bu konu hakkında Sun Tzu gemileri yakmaktan bahseder. Eğer kaçıp sığınacağınız bir bahaneniz varsa kaybedersiniz, ya kazanacaksınız ya da kazanacaksınız. Çıktığınız yoldan sizi döndürecek alternatiflerinizin olması savaşma azminizi kıracak ve kaybetmenize neden olacaktır. Bu nedenle inancınıza sımsıkı sarılarak ve arkanıza dönüp bakmadan bildiğiniz hedefe dosdoğru yürüyün asla pes etmeyin.
Azim ve kararlılık, zorluklar karşısında ezilip bükülmeyen sonuna kadar direnen yenilmez bir işletme yapısını tesis eder. Başarıya kilitlenmiş yılmayan yenilmeyen ve sürekli saldıran bir örgüt yapısı Sun Tzu’nun savaş stratejilerinde de yer alır. Ancak planlı ve organize olmak kaydıyla. Başarı asla tesadüf değildir, bunun için daha savaş başlamadan kazanılabilecek yatırımlar yapılmalı, gereken özveri gösterilmelidir. Hiç bir şey tesadüflere ve şansa bırakılamaz. Çıkılan yolda beklenmedik gelişmeler ile hedeften sapmaların olması çok doğaldır. Sabretmeyi bilmeli, planlar ve örgüt yeniden gözden geçirilmeli, hatalardan ders alınıp tekrardan başarıya odaklanılmalıdır.
Başarı hedefleriniz her zaman yüksek ve ulaşılabilir olmalıdır. Mevcut durumu kabullenmek en büyük düşmanınızdır. Eğer mevcut durum size yeterli gelirse bu durumu aşmak için uğraşmaz, bir süre sonra gerilemeye ve dışarıdan gelecek hamleler ile kaybetmeye başlarsınız. Başarı asla kalıcı değildir, ona sahip çıkılmalı ve sürekli geliştirilmelidir.
Her başarı deneyimi hayallerinizi ve çıtanızı daha da yükseltecektir. Kendinizi ummadığınız yerlerde ummadığınız büyük şirketler ile rekabet eder pozisyonda bulabilirsiniz. Bunun için her zaman iyi ve hazırlıklı olmalısınız. Sun Tzu bu konuda savaş meydanının incelenmesini, üstünlüklerinizin ve zayıflıklarınızın iyi belirlenmesini ister. Rakibinizin zaafı olan bir konuda üstünlüğünüz ile önemli hamleleri gerçekleştirerek ciddi başarılar elde edebilirsiniz.
Yapacağınız her hamle için önem sırası belirlenmeli, etkili olabilecek girişimler için karşı savunma senaryoları önceden okunmalıdır. Önemsiz işler ile oyalanmak ciddi zaman kayıplarına neden olabilir. Bu da avantajlı olabilecekken sizin geri kalmanızı sağlayabilir. Sun Tzu savaş stratejilerinde, durumun en ince ayrıntısına kadar ele alınmasına, planlanıp disiplinle ve hızlıca uygulanmasına değinmiştir. Planlanan eylemlerin uygulanmasında disiplin asla elden bırakılmamalıdır. Korku ise disiplinin baş düşmanıdır. Korku ile nasıl baş edeceğinizi öğrenmelisiniz. Tehditlerin nereden nasıl ve ne zaman geleceği konusunda mutlaka bir risk yönetimi eylem planı olmalıdır.
Rakibinizin hamlelerini önceden görebilmek ve ondan bir adım önde olmak gerekir. Rakibiniz çok güçlüyse şartları istediği gibi değiştirebilir. Bunun için değişen koşullara ayak uydurabilecek yeterliliğiniz ve esnekliğiniz olmalıdır. Sun Tzu’nun su gibi olma önerisi, değişen koşullara göre kendine bir çıkış yolu bulma ve sınırları yeniden çizme düşüncesini anlatır. Şirketler bunun için müşteri ihtiyaçlarındaki değişmeleri, teknolojik ve sektörel gelişmeleri yakından takip etmek zorundadır. Rakibiniz şartları değiştirse bile inovatif hamlelerle bir adım öne geçebilirsiniz.
Rakip şirketlere pazar kaybettirmek kolaylıkla fark edilmenizi sağlayacaktır. Etkili bir karşı saldırıdan korunabilmek ve rakip savunmanın direnişini kırabilmek için hedef saptırmak gizli silahınız olmalıdır. Sun Tzu düşmanı yenmenin yolunun onu yanıltmaktan geçtiğini söyler. Rakip şirketlere onlarla rekabet edemeyecek gücünüzün olduğuna inandırmak algıda farklılık yaratacaktır. Rakibinizin sizi küçümsemesi tüm savunma tedbirlerini ihmal ettirip onun sonunu hazırlayacaktır.
Savaş gerçekte her zaman başvurulacak bir yol değildir. İşin en başında ne zaman savaşılıp ne zaman savaşılmayacağını bilmek vardır, kuru cesaret sadece felakettir. Şartların sizin aleyhinize olduğu durumlarda savaşıp mücadele etmek sadece size zarar verir. Eğer koşullar sizin için olumsuzsa ekonomik varlığınızı korumak için geri çekilebilir, ılımlı orta bir yol bulabilir yada işbirliğine gidebilirsiniz. Sun Tzu esas olarak savaşmadan kazanmayı düşünmüştür. Yöneticiler rakiplerini tartıp başarılı olabilecekleri bir rekabete girmelidirler. Bunun için rakipler çok yakından tanınmalıdır. Sun Tzu, ‘Dostunu yakın tut düşmanını daha da yakın’ sözü ile bu durumu anlatmaya çalışmıştır.
Her ne kadar Sun Tzu’nun savaş stratejileri iş hayatına uyarlanmış olsa da, Çin’lilere 8850 km duvar ördüren Türklerin savaş stratejileri unutulmamalıdır. Atatürk’ün de dediği gibi bugünün gençleri ecdadını tanıdıkça daha çok büyük işler başaracaktır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder