Törebilimi içinde yer alan etik kavramı gelenek anlamında kullanılır. Genel kabul görmüş şekli ile bireylerin doğru olarak düşündükleri ilkeleri, değerleri ve standartları ortaya koyan bir sistemdir.
Ahlaki kuralların uygulanışını sorgulayan akıl yürütme sürecidir. Ahlak ise bireylerin yaşamını yönlendiren değerler, inanç, norm ve uymak ile yükümlü oldukları kurallar dizisidir. Başlangıçta aynı anlam ifade ediyormuş gibi görünse de aralarındaki farkı şu şekilde açıklayabiliriz. Etik ahlaki kurallar üzerinde düşünmek, fikir yürütmek, uygulanabilirliğini tartışmak ve yorumlamaktır. Etik, ahlaki kuralları sorgulayarak açıklamaktır, nedenler ve niçinlerle davranışlarımızı şekillendirmektir. Ahlak ise yaptığımız iyi, kötü, doğru ve yanlış gibi bir dizi davranışın sınıflandırılmasıdır. Uygulamada etik olarak kabul edilen bir çok şeyin ahlaki olmadığını görmekteyiz yada bunun tam tersi durumu da söz konusu.
İş hayatına gelecek olursak, iş ilişkileri belirli bir etik anlayışa göre sürdürülür. Genel olarak kabul edilen evrensel etik kaideler ülkemizde de geçerlidir. Eğer kurumsallaşmak, imaj ve itibarınızı güçlendirip pazar payınızı arttırmak istiyorsanız bu etik kurallara uymak zorundasınızdır.
Günümüzde aşırı hırs, aç gözlülük, bencillik gibi olumsuz davranışlar nedeni ile rüşvet, adam kayırma, haksız kazanç gibi durumlarla karşılaşmaktayız. Aslında bu durum ile kısa vadeli kazançlar elde ediliyormuş gibi görünse de uzun vadede yarattığı güvensizlik, olumsuz imaj ve itibar kaybı nedeniyle kazandırdığından çok daha fazlasını kaybettirmektedir.
Ülkemizde iş ve meslek etiği konusunda tarihsel bir mirasımız vardır. Ahilik sisteminden gelen bu miras tüm iş hayatına örnek olacak ilkeleri içinde barındırır. Aslında Japonlar toplam kalite yönetimi felsefesini uygulayıp dünyaya 50 yıl fark atmadan önce, Osmanlı iş hayatında ahilik sistemini uygulamaktaydı. Eğer iki sistemi de incelersek birbirine çok yakın değerler üzerine inşa edilmiş olduğunu görürüz.
Eskiden ithal ikameci politikalar nedeniyle üretim bugüne nispeten daha düşüktü. Girişimci azdı, üretilen mal pek fazla pazar problemi ve rekabet yaşamadan satılabiliyordu. Bu dönem bazı iş etiği kurallarının yavaş yavaş silikleşmesine sebep oldu. Bunun sonucunda özellikle 2000’ li yıllarda Avrupa Birliği ve devletin ihracat teşvikleri ile yerli firmalar uluslararası pazarlarda ciddi problemler yaşamaya başladılar. Gümrük Birliği Antlaşması ile yabancı ürünlere kapılarını açan Türkiye, birçok yerli firmanın ayakta kalma çabalarına şahit oldu.
İnsan odaklı anlayışın hakim olduğu bir dönem içinde bulunuyoruz. İş etiğinin giderek pazarlarda yaygınlaşması ve kapsamının daha da genişlemesi birçok firmanın büyümesine olanak tanırken, birçoğunun da kapılarına kilit vurmasına sebep olmuştur. Günümüz yöneticileri etik değerler ile firma başarısı ve karı arasında denge kurmakta oldukça zorlanmaktadır. Çünkü kısa vadede elde edilecek bir kar veya başarı, uzun süreçte nasıl bir etkiye neden olacaktır bunu kestirmek oldukça güçtür. Etik kuralların ve kurumsal politikaların ihlal edilmesi ciddi hukuki problemler doğurabilir. Sermaye sahipleri ve yöneticiler hukuki süreç ile karşı karşıya kalıp cezai bir yaptırım ile yüzleşmek zorunda olabilir
Firmalar günümüzde tüm çalışanlarının katıldığı ve uymak zorunda olduğu belirli bir iş etiği politikasının varlığını, tüm iç ve dış çevresine duyurmak zorunda. Bu sayede pazardaki konum sağlamlaşırken yeni pazarlarda faaliyet gösterilebilinir ve yeni iş antlaşmaları ile firmalar daha da büyüyebilir.
İş etiğinin uygulanması sürecinde yöneticilerin liderliği paylaşılabilen değerlerin yaratılabilmesi ve yerleşik bir kültür oluşturulabilmesi için önemlidir. Ülkemizde bazı firmaların iş etiğinin uygulanmasında model ve lider olduğunu da görmekteyiz. Sahip olunan ve uygulanan etik değerler birçok firmayı olduğundan çok farklı konumlara yükseltmekte, imaj ve itibarını arttırarak müşteri kitlesinin gözünde değerine değer katmaktadır. İş etiği anlayışını firmalarında tesis etmek isteyenler için şu şekilde önerilerde bulunabiliriz;
Öncelikli olarak değer yargılarınızı belirleyin, yaşamınıza etki eden ve iş hayatınıza yön veren ilkeleri ortaya koyun.
Firmanız için temel olacak değerler bütününü ve hedeflerinizi belirleyin.
Etik uygulamalar iç ve dış çevrelerce nasıl karşılanıyor, olumsuz tepkiler hangi noktada geliyor bunları tespit edin.
Tepki alan etik uygulamaların sizin için nasıl sonuçları olabilir bunları gözden geçirin, mümkünse uygulamalarınızı revize edin.
Kabul edilebilir ve kabul edilemez davranış normlarını ortaya koyun ve tüm çalışanlarınıza açıklayın.
Çalışmalarınızı ve faaliyet alanlarınızı belirlediğiniz ilke ve değerler çerçevesinde gözden geçirin ve geliştirmeye çalışın.
İş etiği politikanızı ve planlarınızı oluşturun, uygulamadan sapmalar durumunda yaptırım yöntemlerinizi belirleyin.
Çalışanlarınıza etik değerlerin uygulanması konusunda geri bildirimlerde bulunun, performans değerlendirme sistemine etik değerlerinizi de ekleyin.
Son olarak Robert Bosch ‘un sözünü hatırlatmak isterim. Alman sanayici Robert Bosch’un “İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” düşüncesi, onu küçük bir dükkândan büyük bir sanayi imparatorluğuna taşımıştır. Burada Bosch küçük bir kar kaybetme düşüncesi karşılığında müşterilerinin güvenini kazanmayı esas almıştır. Bosch düşüncesinde, sahip olduğu etik ilkelerle güven kazanmak adına vazgeçtiği küçük bir kârdan çok daha fazlasını kazandığı güvenle elde etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder