Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Eylül 2019 Cumartesi

YÜKSELEN VARLIK DİJİTAL SERMAYE


YÜKSELEN VARLIK DİJİTAL SERMAYE

Teknoloji ilerledikçe hayatımızı kolaylaştıracak yeni fikirler, yeni araçlar geliştiriliyor. İnsana bağlı süreçlerin hata yapma veya başarısız olma ihtimalini göz önünde bulunduran şirketler artık daha akıllı cihazlarla hayatımıza giriyor. Hayatımız akıllı cihazlarla doldukça bizlerin bıraktığı dijital izler karşımıza çıkmaktadır.
İster istemez hepimiz dijital izler bırakıyoruz. En basitinden; internette dinlediğimiz şarkılar, arattığımız kelimeler, beğendiğimiz resimler, kredi kartlarıyla yaptığımız alışverişler, marketlerin clup kartları, gps verilerimiz, ziyaret ettiğimiz yerler, telefon görüşmelerimiz ve daha sayamadığım binlerce mecra bizlerin dijital verilerini oluşturuyor.
Güncel hayatta bizlerin bıraktığı dijital izler normalde tek başlarına bir anlam ifade etmeyebilir ancak sistematik bir şekilde saklanmış uzun süreli dijital izleriniz anlamlı pek çok bilgiyi ortaya koyabilir. Örneğin hareket bilgilerinizle tüketim alışkanlıklarınız karşılaştırıldığında gideceğiniz yere göre ne satın alacağınız önceden tahmin edilebilir. Dinlediğiniz şarkılar veya beğendiğiniz resimler ile ruh halinizin durumu tahmin edilip ilgi alanlarınız belirlenebilir ve size özel hizmet üretilip moral durumunuz yükseltilebilir. Sizin dijital izleriniz size özel bilgiler verir ancak bu izlerin milyonlarcası bir araya getirilirse BIGDATA’yı yani dijital sermayeyi oluşturur.
Her canlı ve süreç gibi iş dünyası da kendi evrimini yaşıyor. Bu evrim içinde başlarda maddi sermaye çok önemliyken yıllar geçtikçe emek faktörünün önemi anlaşıldı ve “Bir işletmenin en değerli varlığı insan sermayesidir” dendi. Çünkü insan sermayesinin niteliği arttırılmadan ve iç müşteri denilen çalışanların memnuniyeti sağlanmadan kalite ve performansta artış sağlanamıyordu.
Günümüze geldiğimizde ise maddi sermaye ve insan sermayesine dijital sermaye eklendi.  Dijital sermayeyi işletmeler için değerli kılan, pek çok veri içinde anlamlı bilgilerin bulunmasıdır. Bu bilgiler sizin geleceği görmenizi ve daha isabetli kararlar almanızı sağlar. Örneğin bir ürününüzün pazar payını daha müşterilerinize sunmadan tahmin edebilirsiniz. Olası riskleri önceden görüp tedbir alabilir, rakiplerinizin zayıf yanlarını tespit edip kendi ürününüze üstünlük olarak yansıtabilirsiniz. İnsanların yorumlarından şikâyet ve memnuniyetler doğrultusunda daha ihtiyaca yönelik ürün geliştirebilir, müşteri memnuniyetiyle beraber bir marka sadakati yaratabilirsiniz.
İşletmelerin sahip olduğu dijital sermaye bir nevi Aladdin’in Sihirli Lambası gibidir. “Siz, o dijital sermayeden amaç ve hedefleriniz doğrultusunda isteyin o size versin”, demek isterdim ama önce o dijital sermayeden faydalanmak için gerçekten ne yaptığını bilen profesyonellere ihtiyacınız vardır. Dijital sermayeniz size istediğinizi verene kadar birçok süreçten geçer. Öncelikli olarak tasnif edilmeli kullanılacak veriler tanımlanmalıdır. Hatta matbu evraklarınız dijitalleştirilip süreçlere dâhil edilmelidir.
Size gelen müşteri telefonları, tedarikçi ve satış kanalı bilgileri, sosyal medya ve coğrafi konum bilgileri, şikâyetler, haberler, finansal raporlar, rakiplerin bilgileri, gözlem ve anket raporları, mevsimsel hareketler, tüketici eğilimleri ve aklınıza gelebilecek dijitalleştirilebilen her şey sizin dijital sermayenizi oluşturacaktır. Verilerin doğru şekilde toplanıp ayrıştırılması, hedef ve amaçların ortaya konması, bu doğrultuda doğru algoritmalar ile sonuca gidilip sonuçların test edilmesi, gerekirse test sonuçlarının tekrar ve tekrar sürece dâhil edilerek istenilen sonuç elde edilene kadar yenilenmesi gerekir.  Süreç gerçekten bilgi ve deneyim isteyen bunun yanında güçlü donanımlara ihtiyaç duyan matematiksel ve istatiksel bir konudur. Gerçekleştirilen veri analizleri ile elde edilen bilgiler ise yaşanan güçlüğe ve çekilen çileye değen bilgilerdir. Bu nedenle dünya şirketleri kendi dijital sermayelerini oluşturmak için birbirleriyle yarışıyor. Terabyte hatta Petabyte’larca veri yüksek güvenlikli depolama alanlarında muhafaza ediliyor.
Günümüz dijital çağ ise bu dijital çağın en önemli unsuru dijital sermaye olarak karşımıza çıkmaktadır. 90’lı yıllara kadar maddi sermaye önemli bir avantajdı ve bu avantaj 2015’li yıllara yani süper bilgisayarlar çıkana kadar insan sermayesinin niteliği arttırılarak önemli bir rekabet unsuru haline getirilmiştir. Süper bilgisayarlar ve süper işlemci güçleri ise işletmelere daha fazla hız ve bunun yanı sıra daha isabetli geleceği ön görme ve karar verme yetisini kazandırıyor. Sadece bu kadar da değil, eğer iyi bir dijital sermayeniz varsa onunla ne yapacağınız size kalmış…

Dr. Business Yönetim Danışmanı Uzm. Murat SERT



12 Ağustos 2016 Cuma

İyi Bir Yöneticinin Sahip Olması Gereken Özellikler

İyi Bir Yöneticinin Sahip Olması Gereken Özellikler

Yaygın bir düşünceye göre çalışanların ücret gelirleri arttıkça performansları yükselmektedir. Oysaki yapılan çalışmalar bunun doğru olmadığını göstermektedir. İş ekibinden daha fazla verim almak isteyen yöneticilerin öncelikle çalışanların ücret gelirlerinden daha ziyade kendi yönetim tarzlarına bakmaları gerekmektedir. Çalışanların başarısı aynı zamanda yöneticinin başarısıdır, eğer bu konuda bir sıkıntı yaşanıyorsa bu, yöneticinin etkin bir yönetim sergileyememesinden kaynaklanmaktadır.
Yöneticilerin başarılı bir yönetim sergileyebilmeleri için bazı becerilere sahip olması ve onları sürekli geliştirmesi gerekir.  Bu yönetsel beceriler vasıtası ile yöneticiler; çalışanlarda bulunan çeşitli yetenekleri, bilgi ve deneyimi ortaya çıkarır, onların çalışma azmini güçlendirerek kendi başarı kapasitesini arttırır.
Yöneticilerin kendilerinden beklenilen görevleri yerine getirebilmesi ve başarılı olabilmesi; sevilen, saygı duyulan ve güvenilen biri olmasına bağlıdır. İş ortamındaki huzurun sağlanması, verimliliğin artması ve örgütün bütünleşmesi yöneticilerin asli görevidir. Bunun için yöneticiler bazı özelliklere sahip olmak zorundadır. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Objektif ve Tarafsız Olmak: Yöneticiler iş süreçlerinde çeşitli durum ve olaylar ile karşılaşır.  Bu nedenle en doğru yargıya varabilmek ve karar alabilmek için, her koşulda objektif olabilmeli ve tarafsızlığını korumalıdır. Yönetici ayrım yapmadan her çalışana eşit mesafede bir tutum sergilemelidir. Bu davranış adil bir yönetici olarak kendisine duyulan güveni ve sadakati artıracaktır. 
Analitik Düşünebilmek: Yönetici; işlerin yürütümü esnasında ve yaşanan sorunlar karşısında mevcut durumu bileşenleri ile birlikte bir bütün olarak görüp, en doğru sonuca ulaştıracak sistematik düşünce tarzına sahip olmalıdır. Her bileşenin tek başına ve bütün ile olan ilişkisini değerlendirip çözümleyebilmeli ve sonuçlarını ortaya koyabilmelidir.
Kendini İfade Edebilmek: Günümüzün en ciddi iletişim konularından bir tanesidir. Bu nedenle yöneticilerden, kendilerini doğru ve rahat ifade edebilmeleri beklenir. Planları hazırlayan, iş emirlerini veren ve talimatların uygulanmasını sağlayan yönetici, çalışanlara iş konusunda beklentilerini net olarak ifade edebilmeli, açık sözlü ve tutarlı olmalıdır. Yöneticiler bulundukları makamın temsil yetkisine sahip kişiler olarak,  muhatapları ile verimli ilişkiler kurabilmelidir. Bu ilişkilerde doğru ve yeterli bilgi aktarımı yöneticinin başarısı ve etkinliği için oldukça önemlidir.
Soğuk Kanlı Olmak: İş yaşamı her türlü beklenmedik olayın gerçekleşme ihtimali doğrultusunda sürdürülür. Durum ve koşullar ne olursa olsun yönetici en doğru kararı verebilmek için soğukkanlı olmak ve gidişatı kontrol altında tutmak zorundadır. Çalışma ekibinin olumsuzluktan etkilenmemesi ve başarısızlığın önlenebilmesi için yöneticiler, içinde bulunulan duruma hâkim olmalı ve strese dayanabilmelidir. 
Öngörülü Olmak: Belirlenen amaçlar doğrultusunda uygulanmakta olan planların başarısı için yöneticiler, geleceği ön görebilmeli ve olası her duruma karşı hazırlıklı olmalıdır. Yöneticiler ürettikleri senaryolar ile şartlar değiştiğinde yeni durumun ne olabileceği konusunda bir fikre sahip olmalıdır.   
Kendi Hatalarını Kabullenebilmek: Her insan hata yapabilir, hatalar başarıya giden yolun basamaklarıdır. Yapılan hatayı kabullenmek ve bundan ders çıkarmak önemli bir erdemdir. Sanılanın aksine hataların sorumluluğunu almak yöneticiye duyulan güveni arttır.  Yöneticiler hatalarının sorumluluğundan kaçarak daha ciddi problemlere sebep olabilirler. Eğer bir hata durumu söz konusu ise yönetici en kısa sürede sorumluluğu üstlenip gereken müdahaleler ile hatalarının etkisini azaltmalı ve itibarını korumalıdır. Yönetici yaratacağı güven ve saygınlık ile olası bir hatanın sorumluluğundan kaçmanın getirisinden daha fazlasını elde eder.
Başarıyı Paylaşabilmek: Yöneticinin başarısı, çalışma ekibinin başarısına bağlıdır. Başarıda sürekliliği sağlamak ve ekibin motivasyonunu korumak, başarıda emeği bulunan çalışma ekibinin katkılarını takdir etmek ile başlar. İyi bir yönetici, ekibinin başarılarını ödüllendirmelidir. Ödüllendirme maddi olabileceği gibi manevi de olabilir, önemli olan ekibin yöneticiye olan inançlarını korumaları ve adalet duygusuna inanmalarıdır.
Bütünlük Sağlayabilmek: Yöneticiler, farklı kişilik ve tarzlardan oluşan ekip çalışanları ile bir bütünlük oluşturup birlik ve beraberliği sağlayabilmelidir. Ekibi meydana getiren bireyler arasında bir gruplaşma veya zıtlaşma söz konusu olursa, çatışma ve stres ortamı oluşacaktır.   Mutsuz ve gergin bir ortam yöneticinin başarısını da önemli derecede etkileyecektir. Ekipte meydana gelebilecek çalışan sirkülasyonu planların uygulanmasında sıkıntılara neden olabilir. Bu nedenle yönetici, herkesin katılımı ile takım ruhunun oluşmasını sağlamalıdır.
Yenilikçi Olmak: Organizasyonların faaliyetlerini sürdürdüğü çevre sürekli değişmektedir. Yöneticiler çevresel gelişmeleri izlemek ve bu doğrultuda gereken yenilikleri yapmak zorundadır. Yöneticiler yenilikleri çabuk öğrenip hızla uygulamadır.
Otorite Kurabilmek: Otorite kurmanın ve bunu koruyabilmenin bir gereği olarak, yöneticiler işlerin takip ve kontrolünü yaparak varlıklarını hissettirmelidir. Çalışanların işlerini rahatça yapabilmeleri için onlara gereken serbestlik ve özerklik tanınmalıdır. Ancak yöneticiler; belirli izleme, takip ve kontrol faaliyetleri ile durumun kendi kontrolleri dışına çıkmasını önlemelidir.
Kararlı Olmak: Yönetici, ne istediğini nereye varacağını bilen kişidir. Amaçlarını ve hedeflerini açıklar, ekibini başarılı olmak için motive eder. Karasızlık veya kararlarından emin olamamak yöneticiye duyulan inanç ve güveni olumsuz etkiler. Başarılı bir yönetici, kötü de olsa bir karar almalı ve arkasında durmalıdır.
Öz Güvenli Olmak: Yönetici, belirsizlik durumunda yada engellerle karşılaştıkça, geri çekilmek yerine kendine güvenerek atılım yapmalıdır. Yöneticiler cesaretleri ve özgüvenleri ile çalışanların takdirini toplar ve onlara liderlik ederler.  Hiç kimse pasif bir yöneticiyi ciddiye almaz.
Esnek Olmak: Organizasyonların faaliyet gösterdiği çevre değişkenlik gösterdiği gibi alınan kararlar ve uygulanan planlar değişen çevre koşullarına uyarlanabilecek esneklikte olmalıdır. Yönetici kararlarında ve faaliyetlerinde bu esnekliği göz ardı etmemelidir.
Mütevazi Ve Alçak Gönüllü Olmak: Yöneticiler muhatapları ile iyi ilişkiler kurmak ve sağlıklı bir iletişim tesis etmek zorundadır. Tevazu göstermek ve alçak gönüllü olmak, yöneticiler ve muhatapları arasında samimi bir diyalog oluşmasını sağlar. Başarılı yöneticiler diğer insanların görüşlerine önem verir ve düşüncelerine saygı gösterir. İletişim kurulamayan, bencil ve ukala yöneticiler çoğunlukla sevilmez ve kendisine karşı bir blok oluşmasını sağlarlar.
Empati Kurabilmek: Bir organizasyonun en önemli varlığı insandır, bu nedenle çalışanların insani özellikleri ve psikolojik durumları göz önünde bulundurulmalıdır. Çalışanlara sadece iş gücü olarak bakmak büyük bir hatadır. Yöneticiler kendilerini çalışanların yerine koymalı onların psikolojik iklimini anlayışla karşılamalıdır. Çalışanlara insan olarak değer verildiğini hissettirmek yöneticiye duyulan sevgi ve saygıyı arttıracaktır. Yöneticiler bu sayede yetkilerinin yetmediği durumlarda çalışanların fedakârlığı ile bazı konuları çözüme kavuşturabilir.
Eleştirel Düşünebilmek: Eleştirel düşünce bir karar almadan önce sahip olunan bilginin sorgulanmasını sağlar ve olası sonuçların ön görülmesine yardımcı olur. Eleştirel düşünce yapısıyla yönetici mevcut durumu analiz ederek elindeki bilgilerin doğruluğundan emin olur ve en doğru sonuç için mantığını kullanır. Yöneticiler elindeki bilgilere güvenerek erkenden kestirme karar vermek yerine soru sorarak ve farklı fikirleri değerlendirerek alternatif seçenekler arasından en akılcı sonuca ulaşıp o şekilde karar almalıdır.
İyi Bir Dinleyici Olmak: Yöneticiler sorumlu oldukları çalışanlar ile etkili bir iletişim kurmak zorundadır. Nitelikli bilgi ve haber akışı yöneticinin iş görüşünü kuvvetlendirir ve isabetli kararlar almasını sağlar. Düşüncelerine önem verildiğini bilen çalışanlar daha yapıcı fikirler ile yöneticiyi destekler ve işlerini kolaylaştırır. Yöneticinin kararlarına katkı sağlayan çalışanlar alınan kararların uygulanması ve başarısı için yoğun çaba gösterirler.
Zamanı Verimli Kullanabilmek: Yöneticiler için sahip oldukları zamanı yönetebilmek oldukça önemlidir. Hayır diyememek, yetki devredememek, çalışanlara gereken özerkliği sağlayamamak zaman israfına neden olmaktadır. Yöneticinin başarısı sahip olduğu zamanı yönetip verimli kullanabilmesine bağlıdır. Yöneticiler uzun ve kısa vadeli hedeflerini önem sırasına göre ayrıştırıp programlamalıdır. Günlük işlerde öncelik sırası belirlenmeli, hiçbir iş yarım yada askıda bırakılmamalıdır. Olası acil durumları tolere edebilmek için mutlaka boş bir zaman dilimi bırakılmalıdır.
Geri Bildirimde Bulunmak: Çalışanlar faaliyetlerinin sonuçlarıyla ilgili olarak ne kadar iyi olduklarını veya kendilerinden beklenilenlerin ne kadarını başarabildiklerini öğrenmek isterler. Çünkü başarma duygusu önemli bir ihtiyaç ve motivasyon kaynağıdır. Yöneticiler sorumlu oldukları çalışanların faaliyetlerini denetlerken aynı zamanda bu denetim sonucu hakkında kendilerine bilgi vermek zorundadır.  Geri bildirim mekanizması ödül sistemi ile desteklendiği takdirde çalışanın performans ve motivasyonuna önemli katkı sağlamaktadır.
Rehberlik Edebilmek: Yönetici ve çalışan ilişkisi, emir ver yapsınlar mantığından çok ötedir. İyi bir yönetici ekibini yönetirken aynı zamanda yönlendirici olmak zorundadır. Yöneticiler ekiplerini oluşturan bireyleri iyi tanımalı ve onların yeteneklerini keşfetmelidir. Kendi ekibinin gelişimine katkı sağlayan, onları belirli hedefler doğrultusunda yönlendiren ve aynı zamanda kendi ekibine akıl hocalığı yapan bir yönetici, başarılı bir çalışma ortamının oluşmasını sağlar. Bu sayede ekibin başarısı aynı zamanda yöneticinin başarısına aracılık eder.

Liderlik Edebilmek: Liderlik ve yöneticilik ayrı kavramlardır, her iki kavramda kendine has üstünlüklere sahiptir. Ancak tüm yönetim otoritelerince iyi bir yöneticinin liderlik özelliklerine sahip olması gerektiği özellikle vurgulanmaktadır. Buraya kadar saydığımız birçok özellik liderlik vasıfları arasında da bulunmaktadır. Yöneticiler yönetsel yeteneklerini liderlik vasıfları ile donattıkları zaman daha etkin bir yönetim sergilerler.

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Yöneticiliğin Değişen Rolü Koçluk

Yöneticiliğin Değişen Rolü Koçluk
Küreselleşme ve insana verilen önem, son on beş yıl içinde önemli yönetsel gelişmeleri meydana getirdi. Yöneticilerin kontrolcü ve baskıcı anlayışları yerine; geliştirici, destekleyici ve yol gösterici özellikleri önem kazanmaya başladı. Yöneticiler günlük faaliyetleri esnasında sadece tek bir işe odaklanmada güçlük çekerler çünkü onlar aynı esnada pek çok işi takip etmek ve ilgilenmek zorundadırlar. Dolayısıyla yöneticiler; işlerinin doğası gereği astlarının odaklandıkları işlere yüzeysel kalırlar.
Yöneticiler her işe yetişecek diye bir kural yoktur, eğer bunu yapmaya çalışırlarsa yetersiz olacaklardır. Bu nedenle yöneticiler, astlarının gelişimine ağırlık verip onları desteklemek zorundadır. Yönetmekten daha ziyade yönetişmek ve yönlendirici olmak yöneticilerin başarı şansını arttıracaktır. Bu doğrultuda karşımıza koçluk kavramı çıkmaktadır.
Popüler yönetim anlayışı içinde koçluk; kurumların ve çalışanların potansiyel üstünlüklerini ortaya çıkarma, bireylerin ve örgütlerin gelişimini sağlama, motivasyon ve verimlilik düzeylerini arttırma yönetimidir. Günümüz rekabet koşulları yöneticileri üst olmak yerine yandaş olmaya zorlamaktadır. Onların bu rolleri gereği yöneticiler; astlarının nasıl başarılı olabilecekleri konusunda onları cesaretlendirmek, öz güvenlerini kazandırmak, motive etmek, geliştirmek ve tek başlarına işleri yapabilmeleri için onlara yol göstermek zorundadır.
Örgütsel amaçlar doğrultusunda çalışanların gelişimini sağlayan yapılandırılmış destekleme süreci olan koçluk, bireylerin içsel potansiyelini açığa çıkararak onların kendilerini keşfetmeleri için kullanılır. Koçluk, iş süreçlerinde çalışanları sürekli baskı altında tutup, yönetim ve denetimle kontrol etmekten daha ziyade, onlara gerekli özerkliği verip, sistemli ve planlı bir şekilde; kuralları belirleme, izleme, değerlendirme, yapıcı geri bildirimde bulunma, eğitim ve gelişim desteği sağlama, olası dirençleri kırma sürecidir.
Koçluk stratejilerinin başarılı olabilmesi için; gelişim ve değişime olan inanç, etkin katılım ve karşılıklı etkileşim gerekmektedir. Koçluk dışarıdan sanıldığı gibi hataları düzeltmek sorunları çözmek değildir. Bir farkındalık yaratarak belirli amaçlara ulaşabilmek için bireylerin gelişimini sağlayıp, örgütsel ve bireysel performansı sürekli arttırma çabasıdır. Koçlukta amaç; çalışanın yetkisi dahilindeki işlerde gereken kararları tek başına alabilecek düzeye gelmesini sağlamak, kendini oto kontrolü ile iş kalitesini yükseltmek, sorumluluk alıp inisiyatif kullanmasını sağlamak, daha üst düzey görevler için gelişimini sürdürmektir.
Koçluk rolünü yerine getiren bir yönetici;
  • Astlarını iyi tanımalı, onların yetenekleri konusunda güçlü ve zayıf yönlerini iyi bilmelidir.
  • Psikolojinin temel kavramları hakkında (kişilik, stres, empati, öğrenme, iletişim, grup dinamikleri, duygusal zekâ vb.) yeterli düzeyde bilgi sahibi olmalıdır.
  • Astları ile karşılıklı güven ve anlayışa dayalı bir ilişki kurmalı, onlara örnek olmalıdır.
  • İnsanları olduğu gibi kabul etmeli, onların doğrularından ortak bir değer yaratmalıdır.
  • İyi düzeyde iletişim becerisine sahip olmalı, profesyonelliği ön planda tutmalıdır.
  • Hataları eğitim ve gelişim sürecinin bir parçası olarak görmeli, astlarına gereken anlayışı ve hoşgörüyü göstermelidir.
  • Alçak gönüllü ve mütevazi olmalıdır, karşı tarafa gereken sabrı ve hassasiyeti gösterebilmelidir.
Koçluğun mayasında önce insanın kendisini bilmesi ve tanıması vardır, kendini bilmeyen başkalarını anlayamaz ve onlara bir fayda sağlayamaz.


22 Haziran 2016 Çarşamba

Başarısızlığın Anatomisi


Doğduğumuz günden beri başarılı olmak için güdüleniriz, kimi zaman başarılı olmaya zorlanırız. Bunun için rekabet ortamı yaratır, hayali düşmanlar icat ederiz. Çok yukarılara hedefler koyar, bu hedeflere ulaşınca da kim olduğumuz ile ilgili topluma mesajlar vermeye çalışırız. Başarma duygusu insanın doğasında vardır, ancak başarının da bir ömrü vardır.
Başarının tanımını yapmak oldukça güçtür çünkü bu kavram çeşitli faktörlere ve anlayışa göre farklılık gösterir. En temel olarak başarı, belirlenen hedefe ulaşabilmektir. Ancak belirlenen hedeflere ulaşıldığında yeni bir hedefiniz olmaz ve mevcut durumun sürdürülebilirliğini sağlayamazsanız aslında başarılı olmuş sayılmazsınız. Çünkü değişken çevresel koşullarda hedefiniz asla yeterli gelmeyecektir. Nasıl ki başarısızlık başarıya giden yol ise, aynı şekilde başarı da sürdürülebilir olmazsa başarısızlığa giden yol olur.
İnsanların hayalleri başarı duygusunu tetikler, her başarı deneyimiyle insan yavaş yavaş doyuma ulaşır. Bu doyum noktası zafer sarhoşluğunun ve başarı körlüğünün başlangıcıdır. Tüm başarısızlık haberleri bu süreçten sonra duyulmaya başlar.
Belirlenen hedeflere ulaşabilmek için azim ve kararlılık ile çalışırsınız, tüm zorluklara göğüs gerer yılmak usanmak nedir bilmezsiniz. Ancak istediğiniz sonuçlara ulaşınca elde edilen başarı kalıcıymış hissi ortaya çıkar. O zamana kadar gösterdiğiniz tüm çalışma disiplini yavaş yavaş ortadan kalkar. İhmalkârlık ve özgüven, başarı körlüğünün oluşmasına neden olur.
Başarısızlık öksüzdür kimse sahip çıkmaz ancak başarıyı herkes sahiplenmek ister. Başarının sefası sürülmeye çalışılırken gözden kaçan ayrıntılar giderek büyür ve ciddi problemlere dönüşür. Kendini başarılı gören bireyler sistematik ve bilimsel çalışmaları terk edip kendi yeteneklerine sarılırlar. Çoğu zaman da problem çözmede bireysel yetenekler yetersiz kalır.
İster iş yaşamı ister özel yaşam olsun, başarıya götüren yolda gösterilen tüm çaba ve disiplinin ardından her birey rahat bir nefes almak ister. Gösteriş ve şatafat artar, dikkat dağılır. Eğer iş hayatı söz konusu ise çoğu zaman iç çekişmeler ve kıskançlık eğilimi gözlenir. Başarınıza sevinen olduğu kadar başarınızı hazmedemeyenler ortaya çıkar.
Başarıda en büyük payı kendinde görenler tek adam olabilmek için o güne kadar birlikte çalıştıkları insanları yavaş yavaş dışlarlar. Kendini dev aynasında görenler takım arkadaşlarını küçük görmeye onların ikazlarını umursamamaya başlarlar. Kendi yeteneklerinin daha büyük başarılara yeteceğini düşünen bireyler giderek yalnızlaşarak, yetersiz kalırlar.
Her başarı deneyimi daha büyük başarı beklentisinin önünü açar. Özgüven ve aşırı hırs bireyleri kendi kapasitelerinin dışına taşmaya zorlar ve güvenli limanlardan yavaş yavaş uzaklaşılarak tehlikeli sulara yelken açılır. Yaşanabilecek çalkantılı ve fırtınalı bir dönemi destekleyecek sağlam alt yapı terk edildiği için çöküş çok hızlı gerçekleşir.
Türkiye’nin en büyük 500 şirketi listesi son on yılda oldukça büyük bir oranda değişmiştir. Bu durum başarının sürdürülebilir olmasının ne derece güç olduğunu göstermektedir. Başarının devamlılığının sağlanabilmesi için öncelikle sahip olunan istek ve inanca dair motivasyonun korunması gerekir. Ardından sahip olunan donanım güçlendirilmelidir. Güçlü ve zayıf yönler belirlenerek eksik kalınan noktalar takviye edilmeli açık kapatılmalıdır. Başarıyı gerçekleştirme gücü yani yapabilirlik sürekli diri tutulmalı, gerekli örneklem ve kontroller ile hedeften sapmalar tespit edilmelidir. Belirlenen sapmalar için mutlaka düzeltme ve doğrulama programları ile istikrar korunmaya çalışılmalıdır. Çevresel değişkenler süreli takip edilmeli rakipler izlenmelidir. Nereden nereye gelindiği ve nereye ulaşılmak istendiği net olarak belirlenmeli, bunun için başarı rotası çıkarılmalıdır.
Gerçek şu ki kolay edinilmiş bir başarı yoktur, ancak güçlükle elde edilen başarılar çok kolay elden çıkabilir. Başarı ve başarısızlık bir terazinin iki kefesi gibidir, biri ağır bastıkça diğerinin yükselme eğilimi artar. Her başarının asıl başarıya götüren bir basamak olduğu akıldan çıkarılmadıkça ve başarısızlıklardan dersler alındıkça başarıdaki istikrar korunmuş olacaktır…

Uzm. Murat SERT


17 Haziran 2016 Cuma

Yönetici Adaylarına Tavsiyeler


Her yıl üniversitelerden yüz binlerce genç mezun olup iş hayatına atılıyor. Y kuşağının tipik karakteristik özelliği olarak gençlerimizin gözü daima yönetici koltuğunda oluyor. Ancak yöneticilik birçoğumuzun hayallerindeki gibi değildir, daha önce bu deneyimi yaşamamış birinin üstesinden gelmesi gereken oldukça fazla risk ve zorluk vardır.
Pek çok yönetici adayı, arkadaşları arasından sıyrılıp terfi aldığında astı durumuna düşen arkadaşlarına ve diğer çalışanlara nasıl yaklaşacağını bilemez. Denge kurmada yaşanan sıkıntı, kendini iletişim problemleri başta olmak üzere birçok alanda gösterir.
Günümüzde yöneticilik adına yazılmış sayısız kitap ve makale bulunmaktadır. Bu yayınlarda özellikle üzerinde durulan husus liderlik vasıflarıdır. Son yıllarda ise koçluk yaklaşımına yapılan vurgu giderek artma eğilimindedir. Yönetmekten daha ziyade yönlendirmek daha popüler bir hal almıştır.
Genç yönetici adaylarının sıklıkla yaptıkları kestirme yöntem, örgüt kültürünün şekillendirdiği üstlerini taklit etmektir. Taklitçilik bir yere kadar işe yarar, özgün olamayan yönetici eninde sonunda tıkanıp bir yerde çuvallayacaktır. Ayrıca içinde bulunduğu örgüte yeni bir şeyler katıp dinamizm getiremeyeceği için de vasat bir görüntü çizmekten öte gidemeyecektir.
Aslında yapılması gereken taklitçi olmaktan ziyade bazı temel özellikleri kazanmaktır. Örneğin; adil olma, güvenilirlik, iletişim becerisi, soğukkanlılık, pratik zeka, hızlı karar alma, problem çözme, çok yönlü olma, zamanı iyi kullanma gibi. Eğer bu vasıflara sahipseniz iş deneyimleriniz sizin iyi bir yönetici olma yolunda ilerlemenizi sağlayacaktır.
Genç yöneticiler öncelikle özgün olmalıdır. Başarılı yöneticilerin iyi yönleri örnek alınıp kötü özelliklerine ise direnç gösterilmelidir. Üstlere olan körü körüne sadakat kendi bindiğiniz dalı kesmekten farksızdır. Mutlaka kendi duruşunuz, kendi sınırlarınız olmalıdır. Çoğunlukla yapılan hata, yöneticilerin kendi isteklerinde aşarı ısrarcı ve kuralcı olmalarıdır. İnsanları kalıplara sokamazsınız, sizde dahil herkes hata yapabilir. Emirler yağdıran biri olmaktan ziyade ilk önce iyi bir dinleyici olunmalı, görüşler akıl terazisinde tartılmalıdır.
İş ortamında bir sistem kurmak sizi oldukça rahatlatacaktır. Ama bundan önce hem astlar hem üstler ile görüşüp, aynı zamanda mevkidaşların fikirlerini de alarak, kendi düşünceleriniz ile harmanlayıp bir anlayış benimsenmeli ve güven tesis edilmelidir. Bu güven üzerine inşa edilen sistem daha güçlü ve başarılı olacaktır.
Her çalışanın bir olmadığı mutlaka anlaşılmalıdır. İnsanları standartlaştıramazsınız ve bir şekle sokamazsınız. Bu nedenle her çalışanı tek tek çok iyi tanımalı ve ona en uygun davranış biçimi geliştirilmelidir. Çalışanların bilgi ve tecrübelerinden istifade etmek sizi küçültmez, aslında onlara değer verdiğinizi göstererek onların motivasyonuna katkı sağlar.
Her yöneticinin zihninde canlandırdığı bir yönetici modeli mutlaka olmalıdır. Bu model sizin algıda seçiciliğinizi arttırıp hedeflediğiniz yolda bilgi toplamanızı sağlar. Hedeflediğiniz modele ulaşabilmek için göstereceğiniz çaba sizin sürekli yenilenerek gelişmenizi sağlayacaktır.
Hemen hemen her yönetici eğitiminde söylenen; ‘Kişiliğini yetkisinden alan yetkisinden sonra kişiliksiz kalır’ sözü vardır. Bu çok doğru bir sözdür, bu nedenle yetkiniz ile insanların gözünde yükselmek yerine öncelikle kişiliğiniz ile yükselmeniz gerekir. Bu sayede diğer insanların sevgi ve saygısını kazanır, yetkiniz ile aşamadığınız mevzuları size duyulan sevgi ve saygı ile aşarsınız.
Hata yapmak kimi zaman kaçınılmazdır, gerçekte ise her hata bir eğitimdir. Önemli olan kendi hatanızı kabul etmek ve bundan bir ders çıkarmaktır. Sorumluluktan kaçmak, hatayı başkalarının üzerine yıkmak, bahaneler üretmek sizi kötü bir yönetici yapar.  Emin olun hatayı kabul edip göstereceğiniz dürüstlük, size olan güvenin ve inancın artmasını sağlayacaktır. Kazanacağınız güven ile kaybedeceklerinizden çok daha fazlasını kazanacağınızı aklınızdan çıkarmayın.

İş hayatı inişli çıkışlı süreçler üzerine kuruludur, umutsuzluk ve karamsarlık azim ve kararlılığınızı kırar. Umut dağıtan, moral veren, hayalleri olan bir yönetici olmak yıldızınızı parlatacaktır. Her ne olursa olsun asla hayallerinizden ve hedeflerinizden vazgeçmeyin, başarılar…

11 Haziran 2016 Cumartesi

Endüstri 4.0’a Hazır mısınız?


Teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki takip edebilmek mümkün değil. Sanayi devriminden günümüze ulaşan süreçte inanılmaz gelişmeler yaşandı. O tarihlerde buhar makinelerinin akıllanacağı ve diğer makinelerle iletişime geçerek üretim süreçlerine karar vereceği söylense kimse inanmazdı. Korkarım ki ‘Terminatör Çağı’ başlıyor…
Telekomünikasyon ve bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, insanları olduğu gibi makineleri ve eşyaları da birbirine bağlıyor. İnternet vasıtası ile birbirleriyle etkileşimli canlı cansız ne varsa artık akıllı bir dünya içinde var oluyor. Sanırım bundan sonra kendi ellerimizle yaptığımız makineler ile dünyayı paylaşmak zorundayız.
Yaşanılan tüm bu gelişmeler her alanda kendini gösteriyor ve insan yaşamı hızlıca bundan etkileniyor. Bu doğrultuda endüstriyel yaşamın buna ayak uydurması elbette kaçınılmaz bir hal aldı. Endüstrinin gelişimi, başlangıcından günümüze kadar olan dönemde 4 aşamada ele alınıyor. Bunun ilki, Endüstri 1.0 denilen su ve buhar gücüne dayalı sistemlerdir. Bu sistemler günün koşulları doğrultusunda üretimi arttırmış, seri üretim anlayışı doğrultusunda iş yaşamını önemli ölçüde şekillendirmiştir.
Elektrik enerjisinin kullanılabilir ve ulaşılabilir bir hal alması ile Endüstri 2.0 doğmuş elektrik gücü yeni bir dönem başlatmıştır. Günümüzde geçerli olan Endüstri 3.0’ın oluşmasına ise, elektronik alanda yaşanan gelişmeler ve bilgi teknolojileri katkı sağlamıştır. Şu an insanlık, makinelere hayat vermeye çalışarak Endüstri 4,0’ı zorluyor.
Endüstri 4.0 sanal ve fiziksel sistemlerin adaptasyonunu sağlayıp, internete bağlı her nesnenin endüstri alanında etkinliğini arttırıyor. Tüm bu süreçler içinde müşterilerin üretim süreçlerine katılması, kişiselleştirme, sorun çözme ve mühendislik gibi pek çok uygulama yer alıyor. Bu doğrultuda; tedarik, depolama, üretim süreçleri, pazarlama gibi pek çok aşama küresel ağlar ile entegre olmak zorunda. Örneğin bir müşteri girişi gerçekleştiğinde o ürünün tasarım, tedarik, üretim, test, sevkiyat aşamaları online olarak takip edilebilecek. Şeffaf süreçler içinde birbirine bağlı ve iletişim kuran makineler ile talep edilen ürünün son durumu ve gerekli bilgiler alınabilecek. Eğer üretimde bir hata oluşursa makineler devreye girip sorunun çözümüne katkı sağlayacak. Değişimin yönü akıllı sistemler üzerine olduğu için elbette akıllı fabrikaların kurulması bir zorunluluk halini alıyor.
Günümüz endüstriyel alt yapısı kişiselleştirme çabalarına sınırlı ölçüde müsaade edebiliyor. Akıllı sistemler ise özel müşteri isteklerine daha fazla esneklik sağlayabilecek ve prototip uygulamaları 3D yazıcılar ile daha kolaylıkla gerçekleştirilebilecek. Bu sistemlerde insan iş gücünden daha ziyade makine alt yapısı ve iş gücünün kalitesi önem kazanıyor. Makine kontrollü otonom fabrikalar, niteliksiz iş gücünü önemli ölçüde azaltacak. Tabii ki sosyo-ekonomik dönüşüm insan yaşamını yeniden şekillendirecek.
Endüstri 4.0’ın itici gücünü son yıllarda Alman hükümeti oluşturuyor. Alman hükümeti; kaynak verimliliği ve ergonominin, müşteriler-iş ortakları-sanayi alanında sağlanabilmesi için ciddi projeler ile Endüstri 4.0’ın şekillenmesine öncülük ediyor. Amerika Birleşik Devletleri ise, ‘Akıllı Üretim Liderlik Koalisyonu’ adını verdiği bir proje ile endüstriyel geleceği hakkında ciddi yatırımlar peşinde koşuyor.
Yeni istihdam ve uzmanlık alanları, ekonomik büyüme, daha fazla verimlilik ve yüksek yaşam standardı, kalıcı değerler ve iş güvenliği Endüstri 4.0’ın artıları arasında. Ancak bu konuda nitelikli iş gücünün bulunmaması, mevcut iş gücünde revizyona gidilecek olması, Endüstri 3.0’dan  Endüstri 4.0’a geçiş için kaynak ve alt yapı sorunları şirketlerin karşısında duran büyük bir problem.

Görünen o ki dördüncüsünü yaşayacağımız sanayi devrimi; çalışan, işveren, satıcı, tüketici ayırt etmeden herkesin hayatını etkileyecek. Doğal seçilim kanunları doğrultusunda sadece değişime ayak uydurabilenler ve güçlüler ayakta kalabilecek. Gelecek bugünden şekilleniyor, yeni dönemin kurallarını ise Endüstri 4.0 belirliyor. 

31 Mayıs 2016 Salı

E-Ticaretin Altın Kuralları


E-Ticaret, son yılların en popüler ve en hızlı büyüyen iş modellerinden birisi. Pek çok şirket ve girişimci yeni bir kazanç kapısı olarak gördükleri bu alanda önemli yatırımlar yapmaktadır. Ne var ki çoğu zaman beklenen ile elde edilen sonuç aynı olmamaktadır.
E-ticaretin büyüsüne kapılan girişimciler, işler planladıkları gibi gitmediğinde nerede hata yaptıklarını araştırmaya başlarlar. Yapılan çalışmalar e-ticaret web sitelerinin sürdürülebilir faaliyetleri için belirli bir gelir düzeyine ulaşabilmelerinin 8-14 ay arasında bir zaman diliminde gerçekleştiğini göstermektedir. Elbette operasyonel güç bu zaman zarfında sağlam bir finansal alt yapı ile desteklenmelidir. Çoğunlukla ilk başlarda yaşanan mali konulardaki panik; fiyat indirimlerini, promosyon ve kampanyaları, tanıtım ve reklam giderlerini arttırmaktadır. Bu da karlardaki azalmayı beraberinde getirmektedir.
E-Ticaret pek çok üstünlüğünün yanı sıra bazı dezavantajlara sahiptir. Bunların en başında ise güven sorunu gelmektedir. Güven sorunu aşılması gereken ciddi bir konudur, hiç kimse bir sürpriz ile karşılaşmak istemez. Eğer müşterilerinizin güvenini kazanmayı başarabilirseniz, sadık bir kitle elde edersiniz. Bu nedenle canlı destekler, iade ve değişim politikalarınız, çözüm merkeziniz, ödeme güvenliğiniz, teslimat yönteminiz hayati öneme sahiptir.
Ticaretin her alanında olduğu gibi müşterinin beklentilerini göz ardı edip ürüne ve satışa odaklanmak, memnuniyetsizliğe sebep olacaktır. Öncelikli olarak mevcut müşterilerin tatminine ve memnuniyetine odaklanılmalı daha sonra yeni müşteriler kazanılmaya çalışılmalıdır.
Sahip olduğunuz web sitenizde her alanda faaliyet gösterip tüm pazarlara açılabilmeniz pek olanaklı değildir. Bu konu çok ciddi pazar araştırmaları ve ön hazırlıkla uzun süreçte gerçekleşebilecek bir konudur. Bu nedenle belirli bir pazara odaklanıp uzmanlaşmak işleri kolaylaştıracaktır.
Benzer siteler ile aynı konsepte sahip olup taklitçiliği sürdürmek fark edilebilir olmanızı engeller. Dikkat çekici ve akılda kalıcı olabilmek için yeni ve farklı bir şey yapmalısınız. Kendinize özgü tasarımınız, hizmetleriniz ve içeriğiniz olmak zorundadır.
E-Ticaret sitelerinin çalıştığı pek çok tedarikçisi, hizmet sağlayıcısı ve partneri vardır. Bu denli parçalı bir yapı içinde bütünlüğü koruyup koordinasyonu sağlayabilmek oldukça güçtür. Çatı firma yapısını oluşturup alanında uzmanlaşmış firmalar ile çalışmak ve profesyonel yardım almak işlerinizi kolaylaştıracaktır.
Dijital platformlardan satış yapabilmek için öncelikle teknolojik birikiminiz ve sanal ortamlar konusunda deneyiminiz olmalıdır. Sosyal ağlar ve kanallar sizin yaşam pınarınızdır. Mutlaka en son trendleri takip etmeli, viral özelliğe sahip içeriklerle insanlara ulaşmalısınız. Bu süreçte mobil cihazlardan yapılan girişler için kesinlikle mobil uygulamalar ve alt yapı ihmal edilmemelidir.
E-posta bildirimleriniz ve haber akışlarınız kişiye özel oldukça, tık alma sayınız sürekli artacaktır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken sık e-postalar ile hedef kitlenin rahatsız edilmemesidir. E-posta, SMS ve haber akışı gibi bildirimler hafta en fazla 1-2 kez olmalıdır.
Sanal ortamlardan yapılan alış verişlerde, müşterilerin almak istedikleri ürünü fiziksel olarak deneyimleyememesi ciddi bir sorundur. Ürün tanıtımlarına ait resimler, videolar, karşılaştırmalar, kullanıcı yorumları ve canlı destek müşterinin daha iyi karar vermesine olanak sağlayacaktır.
Ticaretin en önemli kuralı olan ‘doğru ürün, doğru fiyat, doğru müşteri’ yaklaşımı burada da geçerlidir. Amaca ve ihtiyaca yönelik ürünler ile çözüm üretebilmek için her zaman güncel olunmalı, pazar ve müşteri memnuniyeti araştırmaları ile durum sürekli kontrol altında tutulmalıdır.
Seçenek fazlalığı çoğu zaman müşterilerin alışverişini kolaylaştırır. Bu nedenle, ürün, marka, ödeme seçeneği, teslimat seçeneği gibi konularda alternatiflerin bulunması tatminkâr bir müşteri davranışının oluşmasını sağlar. Kimin nereden, ne zaman ve nasıl web sitenize girip alış veriş yaptığını bilemezsiniz. İnsanlar bilmedikleri konularda size ulaşmak ve soru sormak isterler. Bu nedenle canlı destek ve alış veriş sonrası müşteriye ulaşmak size olan güveni arttırıp müşteri sadakatinin oluşmasını sağlayacaktır.
Bir e-ticaret web sitesinde ilk izlenim oldukça önemlidir, çünkü her şey ilk beş saniye içinde olup biter. Ya sayfanız kapanır yada incelenmeye değer bulunarak gezinti yapılır. Bu nedenle web sayfanız sade, özgün, akılda kalıcı olmalıdır. Sayfanıza reklam almak dikkat dağıtıcıdır bu nedenle kesinlikle aşırıya kaçılmamalı mümkünse hiç reklam olmamalıdır.
Kişiselleştirmek ve sayfanızı inceleyen müşterinin ilgi alanları doğrultusunda seçenek sunmak satış yapmanızı kolaylaştıracaktır. Müşterinizi web sayfanızda yönlendirebileceğiniz direktiflerin ve kısa yolların olması, filtreleme ve arama yapma özelliğinin bulunması müşteriye kolaylık sağlayıp rahat bir web gezintisi sunmanızı sağlayacaktır. Web sitenizin vitrin tasarımı oldukça önemlidir; güncel ürünler, kampanyalar, indirimler müşteriyi sıkmadan ve onları kaçırmadan sunulmalıdır.
E-Ticaret eğer doğru yapılır ve sanal ortamın kuralları iyi bilinirse oldukça karlı bir yöntemdir. Sadece yapmış olmak için bu dünyaya adım atarsanız en baştan kaybedersiniz. Sanal dünyanın temel ilkeleri sizin karlılığınızı büyük oranda belirler, bundan sonrası sadece sizin çabalarınız ve öz verinizdir…

Uzm. Murat SERT