Teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki
takip edebilmek mümkün değil. Sanayi devriminden günümüze ulaşan süreçte
inanılmaz gelişmeler yaşandı. O tarihlerde buhar makinelerinin akıllanacağı ve
diğer makinelerle iletişime geçerek üretim süreçlerine karar vereceği söylense
kimse inanmazdı. Korkarım ki ‘Terminatör Çağı’ başlıyor…
Telekomünikasyon ve bilgi
teknolojilerindeki gelişmeler, insanları olduğu gibi makineleri ve eşyaları da
birbirine bağlıyor. İnternet vasıtası ile birbirleriyle etkileşimli canlı
cansız ne varsa artık akıllı bir dünya içinde var oluyor. Sanırım bundan sonra
kendi ellerimizle yaptığımız makineler ile dünyayı paylaşmak zorundayız.
Yaşanılan tüm bu gelişmeler her
alanda kendini gösteriyor ve insan yaşamı hızlıca bundan etkileniyor. Bu
doğrultuda endüstriyel yaşamın buna ayak uydurması elbette kaçınılmaz bir hal
aldı. Endüstrinin gelişimi, başlangıcından günümüze kadar olan dönemde 4 aşamada
ele alınıyor. Bunun ilki, Endüstri 1.0 denilen su ve buhar gücüne dayalı
sistemlerdir. Bu sistemler günün koşulları doğrultusunda üretimi arttırmış,
seri üretim anlayışı doğrultusunda iş yaşamını önemli ölçüde şekillendirmiştir.
Elektrik enerjisinin kullanılabilir
ve ulaşılabilir bir hal alması ile Endüstri 2.0 doğmuş elektrik gücü yeni bir
dönem başlatmıştır. Günümüzde geçerli olan Endüstri 3.0’ın oluşmasına ise,
elektronik alanda yaşanan gelişmeler ve bilgi teknolojileri katkı sağlamıştır.
Şu an insanlık, makinelere hayat vermeye çalışarak Endüstri 4,0’ı zorluyor.
Endüstri 4.0 sanal ve fiziksel sistemlerin
adaptasyonunu sağlayıp, internete bağlı her nesnenin endüstri alanında
etkinliğini arttırıyor. Tüm bu süreçler içinde müşterilerin üretim süreçlerine
katılması, kişiselleştirme, sorun çözme ve mühendislik gibi pek çok uygulama
yer alıyor. Bu doğrultuda; tedarik, depolama, üretim süreçleri, pazarlama gibi
pek çok aşama küresel ağlar ile entegre olmak zorunda. Örneğin bir müşteri
girişi gerçekleştiğinde o ürünün tasarım, tedarik, üretim, test, sevkiyat
aşamaları online olarak takip edilebilecek. Şeffaf süreçler içinde birbirine
bağlı ve iletişim kuran makineler ile talep edilen ürünün son durumu ve gerekli
bilgiler alınabilecek. Eğer üretimde bir hata oluşursa makineler devreye girip
sorunun çözümüne katkı sağlayacak. Değişimin yönü akıllı sistemler üzerine
olduğu için elbette akıllı fabrikaların kurulması bir zorunluluk halini alıyor.
Günümüz endüstriyel alt yapısı
kişiselleştirme çabalarına sınırlı ölçüde müsaade edebiliyor. Akıllı sistemler ise
özel müşteri isteklerine daha fazla esneklik sağlayabilecek ve prototip uygulamaları
3D yazıcılar ile daha kolaylıkla gerçekleştirilebilecek. Bu sistemlerde insan
iş gücünden daha ziyade makine alt yapısı ve iş gücünün kalitesi önem kazanıyor.
Makine kontrollü otonom fabrikalar, niteliksiz iş gücünü önemli ölçüde
azaltacak. Tabii ki sosyo-ekonomik dönüşüm insan yaşamını yeniden
şekillendirecek.
Endüstri 4.0’ın itici gücünü son
yıllarda Alman hükümeti oluşturuyor. Alman hükümeti; kaynak verimliliği ve
ergonominin, müşteriler-iş ortakları-sanayi alanında sağlanabilmesi için ciddi
projeler ile Endüstri 4.0’ın şekillenmesine öncülük ediyor. Amerika Birleşik
Devletleri ise, ‘Akıllı Üretim Liderlik Koalisyonu’ adını verdiği bir proje ile
endüstriyel geleceği hakkında ciddi yatırımlar peşinde koşuyor.
Yeni istihdam ve uzmanlık alanları,
ekonomik büyüme, daha fazla verimlilik ve yüksek yaşam standardı, kalıcı değerler
ve iş güvenliği Endüstri 4.0’ın artıları arasında. Ancak bu konuda nitelikli iş
gücünün bulunmaması, mevcut iş gücünde revizyona gidilecek olması, Endüstri 3.0’dan Endüstri 4.0’a geçiş için kaynak ve alt yapı
sorunları şirketlerin karşısında duran büyük bir problem.
Görünen o ki dördüncüsünü
yaşayacağımız sanayi devrimi; çalışan, işveren, satıcı, tüketici ayırt etmeden
herkesin hayatını etkileyecek. Doğal seçilim kanunları doğrultusunda sadece
değişime ayak uydurabilenler ve güçlüler ayakta kalabilecek. Gelecek bugünden
şekilleniyor, yeni dönemin kurallarını ise Endüstri 4.0 belirliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder