İş Evriminin Anatomisi:
Kurumsal Seçilim
Ülkemizde her gün binlerce işyeri açılmakta ve bir o kadarı da kapanmaktadır.
Ne yazık ki faaliyete geçen bu işletmelerin ortalama ömrü istenilen düzeyde
değildir. Türkiye geneline bakacak olursak yüzyılını devirmiş şirket sayısı
Avrupa ve Amerika’ya göre oldukça azdır.
Bu konuda pek çok yazı yazılsa da kurumsal
seçilim yöneticiler tarafından çok iyi anlaşılmalıdır. Çünkü canlılar gibi
işletmelerde bir evrimden geçerler ve burada evrimin kurallarını kurumsal
seçilim belirler. Kurumsal seçilim, günümüz koşullarında iş yapma yeterliliği
olmayan işletmeleri eleyerek yada mevcut şartlara göre adaptasyona zorlayarak
gelişmeyi sağlar. Bu nedenle varlığını sürdürmek isteyen işletmelerin, kurumsal
seçilimin kurallarını öğrenmesi gerekir.
Kurumsal seçilimin en önde gelen faktörü
çevredir. İşletmelerin içinde bulundukları çevre sürekli değişmektedir.
Burada değişimi önceden tespit edip gerekli refleksleri geliştirebilmek hayati
öneme sahiptir. Bu nedenle işletmenin çevresi ile olan iletişim ve bilgi
tedariği ciddiyet ile uygulanmalıdır. Çünkü kalitesiz iletişim ve bilgi,
işletme körlüğüne neden olacaktır.
İşletme körlüğü, birçok iş sürecinin
uygulanmasında ve müşteri taleplerinin karşılanmasında, olması gerekenden
sapmaların baş nedenidir. Böylesi bir sapmaya sahip işletmenin kurumsal seçilim
tarafından elenme ihtimali ise oldukça yüksektir. İşletme körlüğüne benzer bir
yaklaşım ise pazarlama miyopluğudur. Tüketici ihtiyaçlarından daha ziyade ürüne
odaklanmak, ne üretirsem satarım anlayışının tarih olduğu bir dönemde, oldukça
riskli sonuçların oluşmasına zemin hazırlayacaktır.
Hem işletme körlüğüne hemde pazarlama
miyopluğuna düşmemek için müşteri odaklı bir anlayışın oluşturulması şarttır.
Bunun yanı sıra işletmenin paydaşları ile olan kaliteli iletişim ve bilgi
akışı, örgütsel faaliyetlerin daha canlı ve refleksif olmasına katkı
sağlayacaktır.
Çevreye uyum için örgüt yapısının buna hazır
olması gerekir. Katı bir yapı değişime direnç gösterecektir. Değişime direncin
elbette birçok nedeni vardır ancak modüler ve esnek bir yapı, gereksinim
duyulan dinamizmi sağlayacaktır. Değişim için ‘Yenilikçilik’ anlayışı olmazsa
olmazdır. Yenilikçi bir kültürün oluşabilmesi için bu felsefe mutlaka
özendirilmeli, farklı görüşlerin yaratacağı fikir zenginliği mutlaka
değerlendirilmelidir. Heterojenliğin iş farkındalığının artmasına katkı
sağladığı açıktır. Farkındalık ise değişimin gücünü oluşturacaktır.
Buhar makinesinin icadından bugüne
geldiğimizde yönetim anlayışının merkezine insanın konumlandığını görmekteyiz.
İnsan odaklı bir anlayış onun davranışlarını anlamayı, genelden ziyade birey
olarak ele almayı gerektirir. Böylesi bir düşünce yönetimde radikal
değişimlerin önünü açmıştır. Çalışan ilişkileri her dönem hararetli
tartışmaların odağı olmuştur. Çünkü bir işletmenin en önemli sermayesi insan
kaynağıdır. Ayrıca sıkı rekabet koşullarının yaşandığı bir zamanda örgütsel
fedakârlığın ve örgütsel bağlılığın artması hayati öneme sahiptir. Bu da
çalışana verilen değer ile doğru orantılıdır. İnsana değer vermeyen bir örgüt
yapısının kurumsal seçilime karşı koyabilecek gücü kesinlikle olmayacaktır.
Kurumsal seçilimde bir diğer konu iş
ekosistemidir. Kendi kendine yetebilen ve yenileyebilen bir işletme yapısı
bağımlılığı en aza indirip kendi işletme döngülerini meydana getirecektir.
Gelecek öngörüleri doğrultusunda insan yetiştirmek; krizlere ve risklere karşı
adaptif stratejiler geliştirmek; bilgi üretmek; tedarikçiler ve satış kanalları
ile bütünleşik ve tamamlayıcı sistemler kurmak; rakipleri, sektörü ve
müşterileri yakından takip etmek, iş ekosisteminin uzun ömürlü olmasını
sağlayacaktır.
İşletmelerin evrilmesine neden olan kurumsal
seçilim, şirketlerin uzun ömürlü olmasına ve iş çeşitlerinin artmasına imkân
tanımaktadır. Değişimin öngörülebilir itici güçlerinin tespiti ve bunların
kontrol altına alınması, ayrıca adaptif sistemlerin hayata geçirilmesi, var
olmak ile olmamak arasındaki ayrımın en temel noktasıdır. Bu ayrımı fark edip
iş süreçlerine uygulayabilen şirketler için evrim, büyük fırsatlara ve
gelişmelere gebe olacaktır. Aksi takdirde kurumsal seçilim eleme işlevini
yerine getirecek ve sadece kendi kurallarına uyum sağlayabilenlerin varlığına izin
verecektir.